Ubuch/Ubıh/Vıbuh/Peku, Karadeniz Soça bölgesinde yaşamış olan bir halktır.Ruslara en son teslim olan halktır. Onlar bugünkü Abhaz Cumhuriyeti’nde Abhazlar la etnik köken ve dil bakımından yakın akrabadırlar, fakat aslanda batı Kafkasya halkları arasındaki yerleri çok değişik ve ayrıcalıklıdır. Kendi aralarında dahi tam olarak aynı olmayıp, etnik, yöresel, ekonomik ve politik farkları olan bazı kabilelere bölünmüşlerdi ve dil bakımından da ilginç özellikleri vardı. Bu grupların başlıcaları olarak Vardan, Şaşe, Khize, Subeşkh ve Alani kabilelerini sayabiliriz. Bunlardan ilk ikisi ekonomik ve sosyal yönden en ileri gelenlerden sayılır ve Vardan ile Soçi nehirlerinin vadilerinde yaşarlardı. Özellikle tarım ve bahçıvanlıkta çok ilerlemişlerdi.
Ubıhların ruslarla savaşı 1830'lu yıllardan sonra başlar. bu tarihten sonra ubıhlar ve kuzey kafkas halkları ile ruslar arasında yıllarca süren çok şiddetli savaşlar olur. 1841-1846 yılları arasında tam 88 savaş yapılmıştır.
Ubıhlarla rusların savaşı tam 34 yıl sürdü. şubat 1864'te ubıhlar çok şiddetli ve çetin bir kuşatma ile çember içine alındı. 6 mart 1864'te direniş sona erdi.
Ubıhlara iki alternatif sunuldu. ya osmanlı topraklarına göç edecekler ya da kuban'da rusların tespit ettiği yere nakledileceklerdi. ubıhlar osmanlı topraklarını seçtiler.
Bu topraklara 25 000 civarında ubıh'ın göç ettiği biliniyor. ancak, sadece plevne savunmasi'nda 5 000 ubih hayatını kaybetti. Ubıhların,özellikle erkeklerinin bu savaşlarda,hayatını,kaybetmesi,Ubıhların asimilasyonunu kolaylaştırdı.Günümüzde eski UBIH yurdunda hiç UBIH kalmamıştır.
Sayıca iyice azalan XIX. yüzyılın Efsane halkının torunları, Türkiye'de dağınık olarak yaşamaktalar.
Ubıhların topluca anayurtlarını terkettikleri gündü. Dağlara sığınıp kalan bazı ailelerden birisinin bir üyesi o gün gördüklerini daha sonraları şöyle anlatır: "Kimileri atlı, kimileri kağnılarla, kimileri at arabalarıyla ve kimileri de yaya olarak guruplar halinde geçip gittiler deniz kenarına doğru, tüm guruplar tüfekleri ellerinde parmakları tetikte askerlerin kuşatması altında devam ettiler yollarına".
Kafkas savaşlarının bitişinin kutlandığı ve Rus birliklerinin komutanlarının tebrik edilip törenler düzenlendiği o yerler Ubıh topraklarıydı. Ubıhlar tüm halklardan sonra teslim oldular ve silahlarını bıraktılar.
İşte o kötü gün ile birlikte birkaç bin yıllık tarihi olan Ubıhların tarihi ve halk olarak varlıkları da fiilen sona erdi.
Ubıhça’nın ölmesinin nedeni, bu dili konuşan kimsenin kalmayışıdır. Rus-Çerkes savaşlarında bir ara önderliği Kafkasya’nın en sert halklarından, biri olduğu iddia edilen Ubıhlar üstlenir. Sert geçen savaşlarda, Ubıhların neredeyse tamamı katledilir. Arta kalanlar ise Kafkasları terk eder. Günümüzde Anadolu’da tek tük de olsa rastlanan Ubıh’ların sert mizaçlarını aynen korudukları söylenebilir.
(19 uncu Yüzyıl boyunca, başta bütün Çeçenistan olmak üzere, Kuzey Kafkasya kan gölüne dönmüştür. Topraklarında özgürce yaşamak isteyen bu kahraman insanlar, çocuk, kadın demeden katledilmiş, topraklarından sürülmüşlerdir. Bu, öylesine bir soykırımdır ki, Karadeniz kıyısındaki Soçi’nin gerçek sahipleri olan Ubıhlar, topyekûn katliama ve sürgüne tabi tutulmuşlardır; Türkiye’de sadece birkaç yüz kişi yaşamaktadır ve yeryüzünde Ubıhca konuşan kimse kalmamıştır.
Marx ve Engels, 19 uncu Yüzyıldaki Kafkasya'da yaşanan savaşları "özgürlük kahramanlıkları" olarak dile getirmiştir. 19 uncu Yüzyıl boyunca Kuzey Kafkasya'da yaşanan katliamlar ve kahramanlıklar, Yuryeviç Lermontov'un, Puşkin'in, Tolstoy'un, Alexandre Dumas'nın, Barbara Cartland'ın en güzel, en edebî eserlerine konu olmuştur.
Alıntıdır